Yaşım Çocuk?

Birçok dış faktöre bağlı olabilir, hepsinin bir bileşimi de olabilir,  sonuç olarak, kendimi yaşlı hissettiğim bir döneme girmiş bulunuyorum.

Aynaya baktığımda tam olarak kendimi göremiyorum misal. Kendimi, kendi ihtiyaçlarımı çok da duymuyorum. Sürekli tamamlamam gereken bir şeyler var hissi içindeyim, buna girilecek bir sınav, okunacak bir yazı, toplanacak bir oda, öpülecek bir çocuk, alınacak bir kalıp peynir ya da gidilecek bir iş örnek olabiliyor. Aslında hepsi hayatın içinden ve hayata dair-yani herkesin hayatında hemen her gün olan şeyler- ama şu ara hepsini tuhaf şekilde bir görev gibi görüyorum. Görev oldukça birer yük olup üzerime biniyorlar, onlar bindikçe ağırlaşıyorum, ağırlaştıkça "hele bunlar bir bitsin, bir geçsin" der halde buluyorum kendimi.

Yükler belimi büküyor, büktükçe benim tabirimle yaşlanıyor gibi hissediyorum. Dün felekten bir gün çalıp bir konsere gitmeye kalktım misal-evet evet, iki çocuklu ve çalışan anne kimliğimle, tüm şartları bir şekilde denk getirip gittim- konser sırasında kolumda süt sağma makinemle, 18 yaş altı genç kızlarla arka arkaya durduğumu farkettim,  yaşlarını kapıdaki kimlik kontrolüyle anladım. Bir konserde neden kimlik kontrolü oluyor ki diye söylendim kendi kendime. Sonra önümdeki kızcağızları yanında anne babaları olmadığı için konsere almadıklarında öğrendim yaşlarını, onlar üzgün bir şekilde sıradan ayrılırken, ben karman çorman çantamda kimliğimi arıyordum, sonra genç güvenlik görevlisi tipime bakıp "tamam, siz geçebilirsiniz"dedi "kimliğe gerek yok", "yani, di mi?" dedim ben de...

Olanlar yetmedi konser alanına girdim, sanıyorum ki numaralı koltuklarda, loş ışıkta akustik bir konser olacak-fazlasını bu kulaklar kaldırmaz hani. Ama o da nesi, konser ayakta, içerisi mavi kırmızı neon ışıklarıyla ışıldıyor ve gençler sahne önünü çoktan doldurmuş ve konser kapı girişinden bir saat sonra başlıyor...Kalk kadın saçmalama dedim, senin yeri burası değil... Hiçkimseye çaktırmadan mekandan ayrıldım.

Halbuki gecenin başında dünya tatlısı bir anne ile, daldan dala muhabbet etmişiz, çocuklardan, oyunlardan ve annelikten bahsetmişiz. Ben son üç ayda ilk kez gece dışarı çıkmışım, "Bağlanma" üzerine önerdiği kitabı yeni satın almışım. Konsere beni bir taksi bağlarken, aslında aramızda kilometreler, ya da oğluma her akşam anlattığım masaldaki gibi "dağlar, denizler, okyanuslar, okyanustaki balıklar, balıkların üzerindeki pul taneleri kadar" çok mesafe olduğunu bilememişim.

Belki kabul etmek gerekiyor, yaşın kaç olduğu önemli değil ama bu bir his ve o his bazen size bazı şeyler için artık "yaşlı" olduğunuzu hissettiriyor. Kendinizi, sandığınız siz gibi "artık" göremediğiniz bir his ve yer burası. Garip, tuhaf... Anne yanım çocuklarla yaşıyor sanki, ama "anne öncesi" yanım bir şeylere artık "birazcık büyümüş" gibi, en yumuşak ifade ile.

Ama biliyorum her şey geçici, biliyorum zaman durmuyor ve biliyorum ki yeniden "taze" hissetmek mümkün, sadece o gün bugün değil sanırım...


Yorumlar